Bugün de; Yarın tarih olacak. Tarih her zaman sıkıcı değildir.

FİKİR KENTİ - Son Durum...

31 Ekim 2007 Çarşamba

Avustralya 'ya Savaş Açan İki Türk.

"Yıl 1912, İngılızler Hindistan"ı isgal eder, Hindistan kralı Osmanlı"dan yardım ister. Yıllardır savaş içinde olan Osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle Hindistan"a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 Osmanlı askeri Hindistan"a çıkarlar ve İngilizlerle savaşmaya başlarlar. Mühimmat açısından kısıtlı olan Osmanlı askerleri birkaç günlük mücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip İngiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır diğerleri de savaşta şehit olurlar. Savaş bittikten sonra bu 40 Osmanlı esir askerini, İngilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. Bir İngiliz gemisi Avustralya"ya geldiğinde, esir iki Osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

Bir süre sonra, adı Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa baslar. Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar. 1918"de Avustralya Çanakkale"ye asker çıkarır ve bizim iki Osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşurlar, durum değerlendirmesi yaparlar. Biz Osmanlı askeriyiz ve Avustralya"da yaşıyoruz. Avustralya devleti Osmanlı"ya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de Avustralya devletine savaş açalım derler. Alırlar kağıdı kalemi ve yazarlar: Sayın Avustralya Başkanı Eksalans Hazretleri, Biz iki Osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz, duyduk ki devletimiz Osmanlı"ya Avustralya devleti olarak savaş açmış ve Çanakkale"ye asker göndermişsiniz. Bundan dolayı iki Osmanlı askeri olarak biz de Avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız.

Bu bir Osmanlı savaş fermanıdır. Ekselansların bilgilerine duyurulur.
Karahisar diyarından Tarakçıoğlu Mehmet
Karadeniz diyarından Menteşoğlu Abdullah

İki Osmanlı askeri, Sydney"in 250 km uzağında Karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler ve üçüncü tren de askeri mühimmat bularak silahlanırlar. Aynı bölgede 8 karakol basarlar ve karakollardaki askerlerin tamamını vururlar. Ne olduğunu bir türlü çözemeyen Avustralya devletinin sonunda iki Osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve mektubun atıldığı bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki Osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. Birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur ve iki Osmanlı askeri bu Karlıdağlar"da şehit edilir. İki askerin şu an mezarı Sydney" e 250 km uzakta Karlıdağlar"da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak.

Avustralyalılar iki Osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize (Hindistan asıllı) diyorlar.

Oysa Hindistan"da ne Karahisar diyarı, ne de Karadeniz diyarı diye bir bölge var..."

(İnternet 'ten alıntıdır.)

25 Ekim 2007 Perşembe

Divânü Lügati't-Türk ' den

Divani Lugait Türk'ün ön sözü :

"Tanrının devlet güneşini Türk burçlarından doğurmuş olduğunu ve Türklerin ülkesi üzerinde göklerin bütün dairelerini döndürmüş olduğunu gördüm. Tanrı onlara Türk adını verdi. Ve yer yüzüne hakim kıldı. Cihan imparatorları Türk ırkından çıktı. Dünya milletlerinin yuları Türklerin eline verildi. Türkler Tanrı tarafından bütün kavimlere üstün kılındı. Haktan ayrılmayan Türkler, Tanrı tarafından hak üzerine kuvvetlendirildi. Türkler ile Birlikte olan kavimler aziz oldu. Böyle kavimler Türkler tarafından her arzularına eriştirildi. Türkler, himayelerine aldıkları milletleri kötülerin şerrinden korudular. Cihan hakimi olan Türklere herkes muhtaçtır, onlara derdini dinletmek ve bu suretle her türlü arzuya nail olabilmek için Türkçe öğrenmek gerekir."


"Türk Sözlüğünün Divanı" anlamına gelen Kitâbü divân-i lûgat it-Türk (Divânü Lügati't-Türk) adlı kitap, Kaşgarlı Mahmut (1008 - 1105) tarafından yazılmıştır.

Ve Türk milliyetçiliğinin başlangıcı sayılıyor.

Kürşad Olayı (639)

Göktürk hanedanın 10. büyük hakanı olan Çuluk Kağan'ın küçük oğlu olan Kürşad 'ın
Çin sarayındaki esir Türk beyleri ve ileri gelenlerini kurtarmak için giriştiği baskındır.

Göktürk devleti bu çağda Çinin egemenliği altındaydı. Yüzbinlerce Türk Çinin esiri durumundaydı. Bu durumun önüne geçmek için 39 Türk soylusu bir araya gelerek Kürşad etrafında plan hazırladılar. Ancak hareket başarılı olursa Kürşad siyasetten çekilecek; hükümdar olmayacaktı. Hareketin tamamen milli nitelikte olduğundan kimsenin şüphe etmemesi gerekiyordu. Bu Kürşadın kendi fikriydi. Kağan olmama fikrini kendisi söylemişti. Bunun üzerine Kürşad' ın ağabeyinin oğlu kağanlık için seçildi.

Çin 50 milyon nüfusu ile dünyanın en kalabalık devletiydi. 18. Tang hanedanı Li Şih-min 40 yaşındaydı. 13 yıldan beri tahtta bulunuyordu.

Kürşad ve arkadaşlarının planı: Çin imparatoru esir edilerek Türk iline kaçırılacak, sonra Çin egemenliğindeki Türk toprakları ve Çin sarayındaki Türk soyluları ile değiştirilecekti.

Çin imparatoru kılık değiştirerek her gece başkent Çanganda dolaştığı Türkler tarafından haber alınmıştı. İmparatorun bir sokak baskınıyla esir edilmesi kolaydı. Ancak baskının kararlaştırıldığı gece fırtına ve sağnak yağmur patlak verdi, imparator saraydan çıkmadı. Kürşad geçikilirse harekatın duyulup esir Türklerin kılıçtan geçirilmesinden korktu. Buna bağlı olarak, 39 arkadaşı ile Çin sarayını bastı. İsyancı 40 Türk kahramanı pek çok Çinli askeri öldürdü. Ancak sayı olarak başa çıkamayacakları için geri çekilmeye başladılar. Sağ kalan Türklerin arkasından giden Çin ordusu, fırtına ve sağnak yağış nedeniyle taşan Vey ırmağı kıyısında karşılaştılar.Burada son kalanlarda Çin askerleriyle savaşarak öldüler.

Çin ve Türk tarafının yıllarca unutmadığı ve konuştuğu bu olay, Çin kaynaklarına Kürşad olayı olarak geçti. Bu olaydan sonra Türk steplerinde bağımsızlık şuuru güçlendi. Sürekli olarak sonu başarısızlıkla sonuçlanan isyanlar ve baskınlar yapıldı. Bu isyandan 42 yıl sonra Türkler Kutluk Devletini (2.Göktürk İmparatorluğu) kurarak bağımsızlıklarını tekrar kazandılar.

Kürşad ihtilali neticesinde başarısız olsada, genel olarak Türk tarihinde bilinen ilk bağımsızlık hareketidir. Kürşad ve 39 arkadaşının, ölümüne pahasına özgürlük için savaşması Türk Milliyetçiliği duygusunun sembollerinden olmuştur.

Vikipedi 'den Alıntıdır.